Ozon , Mezo Ve Prolo terapi

Ozon , Mezo Ve Prolo terapi

Doğrudan tedavi edilmek istenen bölgeye uygulanarak vücutta maksimum etkiyi yaratan mezoterapi, hücreleri yenileme, derinin sıkılaşması ve parlak bir cilde kavuşulması, saç dökülmesi ve benzeri etkileri pratik ve doğal bir yöntem olarak öne çıkmaktadır.

Dr. Michel Pistor tarafından 1952’de keşfedilen mezoterapi, kısa sürede tıp dünyası tarafından kabul görmüştür. 1987 yılına gelindiğinde ilk defa Fransız Tıp Akademisi tarafından tıbbi bir tedavi yöntemi olarak kabul görmüştür.

Avrupa ülkeleri ile Kuzey ve Güney Amerika ülkelerinde hızla yayılan uygulamadır. Özel Toplum Tıp Merkezi olarak ta hastalarımıza özel olarak mezoterapi hizmeti vermekteyiz.

Tüm dünyada son 30 yıldır kullanılan mezoterapi yöntemi ülkemizde, mikro enjeksiyon yöntemiyle cildin orta tabakasına ilaç enjekte edilmesi şeklinde gerçekleştirilmektedir. Mikro iğneler ile cilt altına ilaçların, enzimlerin, vitamin, mineral ve bitki özlerinin enjekte edilmesi ile gerçekleştirilmektedir. Bu yolla hastalara etkin bir tedavi sunulmaktadır.

Ozon , Mezo Ve Prolo terapi Bölüm Detayları

HİRUDOTERAPİ (SÜLÜK TEDAVİSİ) Hirudoterapi Nedir?

Hirudoterapi, halkalı solucanlar sınıfına dahil edilen tıbbi adı “Hirudo Medicinalis” olan Türkçe’de “sülük” olarak bilinen canlının kullanıldığı tedavi şeklidir. Hirudoterapide sülükler uygun noktalara tutturularak canlının ısırması, böylece bünyesinde bulundurduğu biyoaktif molekülleri bölgeye vermesi amaçlanır. Bu biyoaktif maddeler; antikoagülan (kan durultucu), miyorelaksan (kas gevşetici), immünmodülatör (bağışıklık düzenleyici) mikrosirkülasyon düzenleyici (dolaşım) özelliklere sahiptir.

Tarihçesi Nedir?

Tıpta bilinen en eski tedavi metodlarından biridir. 2000 yıldan fazla tarihçesi bulunmaktadır. Eski Mısır yazıtlarında, Hipokrat’ın uygulamalarında ve İbni Sina’nın eserlerinde yer almaktadır. FDA İlaç ve Gıda Dairesi tarafından Plastik Cerrahi alanında kesilen uzuvların tekrar kazanımı için sülük tedavisine 2004 yılında onay verilmiştir. Günümüzde modern tıpta daha çok bu amaçla kullanılmaktadır.

Sülük Nasıl Bir Canlı?

800’den fazla türü olan, halkalı solucanlar grubunda yer alan, tipik olarak dorsoventral yassı gövdesi olan canlılardır. 3 tane çenesi olup her çenede 100 adet dişi vardır. Segmentlerden oluşur ve en öndeki ve en arkadaki segmentler “çekmen” ismi ile özelleşmiştir. Öndeki çekmende ağız kısmı yer alırken en arkadaki çekmeni yüzeye tutunmak için kullanır. Sülüğün salgısında 100’den fazla biyoaktif bileşik vardır. Bunlardan bazıları; hirudin, calin, destabilaz, hirustatin, triptaz inhibitör, eglin (pıhtılaşmayı önler), hyolurinidaz (viskozite artırır, antimikrobiyaldir), histamin benzeri maddeler (ısırılan bölgede kan akışını artırır)

Uygulama Nasıl Olur?

Uygulama öncesi herhangi bir hazırlık gerekmez. Sülükler kimyasal kokulara duyarlı olduğu için parfüm, deterjan gibi kokular uygulamayı zorlaştırır. Yüzeyin terli olması da yine tutunmayı zorlaştırmaktadır. Yüzey steril bir şekilde temizlenir. Daha sonra sülük uygulanacak noktaya temas ettirilerek tutunması sağlanır. İlk başta ısırma hareketi hissedilirken, işlem boyunca sülüğün salgıladığı lokal anestezik maddelerden dolayı ağrı hissedilmez. 20-60 dakika süren işlem sonucunda sülük, kendiliğinden tuttuğu yeri bırakır. Bazı durumlarda bırakması için provoke edilmesi gerekebilir. İşlem sonunda temiz ve sıkı bir pansuman yapılarak kanamanın çabuk durması amaçlanır. 4 saat ile 24 saat arasında kanamanın uzaması normaldir.

Hangi Hastalıklarda Kullanılabilir?

Mevzuatta şu an için variköz venöz hastalıklarda ağrı azaltma amacıyla, osteoartrit (eklem kireçlenmesi) durumlarında ve lateral epikondilit (tenisçi dirseği) gibi tendon iltihaplarında kullanılmaktadır. Ancak literatürde çok daha kapsamlı araştırmalar, hirudoterapi alanında yapılmıştır.

Yan Etkileri Var mı?

Uygulama yerinde alerjik lezyon olabilir. 1-2 hafta kadar kaşıntı, birkaç ay sürebilecek iz kalma durumu olabilir.

Kan aldırmadan sadece kupa uygulayarak yapılan tedaviye de kuru hacamat veya kupa tedavisi denilmektedir.

Üç bin yıllık geçmişi olan kupa çekme terapisi, kas spazmı olarak bilinen rahatsızlıklarda sıklıkla kullanılmaktadır. Uzun süre çalışan veya kasılan kasların içinde yüksek miktarda laktik asit birikir ve yorgunluğa neden olur. Kupa terapisi ile sertleşen bölgedeki kan dolaşımı artırılarak laktik asit uzaklaştırılır, idrar yolu ile atılır.

Kupa tedavisinde vakumlama nedeniyle oluşan morarma sayesinde de, vücut sahip olduğu tüm yapıcı ve iyileştirici kimyasalları o bölgeye yönlendirir. Tüm kas, eklem ve sinir yapıları tazelenerek sağlıklı bünyeye kavuşması sağlanır.

Kupa tedavisi hangi hastalıklarda kullanılır? Kürek ve kol kemiği, eklem ve bel kasları zorlanmalarına bağlı ağrılarda

Bel tutulması(Lumbago) sonucunda oluşan ağrılarda

Omuz ve sırt ağrılarında

Fibrozit veya fibrominaj(Kulunç) ağrılarında

Sinirsel kasılmalar sonucu oluşan ağrılarda

Belde ve boyun bölgesindeki disk kayması ve sonucu oluşan ağrılarda

Romatizmal rahatsızlıklar sonucu oluşan ağrılarda

Kireçlenme sonucunda oluşan ağrıların tedavisinde

Vücudun belirli bölgelerinde oluşan geçici sinirsel kasılmalarda.

Aşırı yorgunluğun azaltılmasında Hacamat Herhangi bir hastalıktan dolayı veya sağlıklı kalmak maksadıyla vücudun belli bölgelerinde deri altında birikmiş, vücutta hastalıklara neden olan toksik kanın vakumlanıp hafifçe çizikler atılarak üzerine bardak veya şişe oturtarak kan alma işlemine, hacamat denir.

‘Hacamat’ kelimesi Arapça ‘emmek, normal formuna getirmek’ anlamlarını taşır. Hacamat uygun zaman dilimlerinde belli aralıklarla usulüne uygun olarak yapılırsa , vücüdun dışarıya atamadığı ağır metaller, toksinler, serbest radikaller, kullanılan ilaçların ve hormonlu gıdaların vücutta bıraktığı kalıntılar emilerek bedenimizin normal formuna gelmesi sağlanmış olur.

Hacamat İslam ülkelerinde çok yaygın olmakla birlikte Avrupa ülkeleri ve ABD dahil tüm dünyada uygulanan bir tedavi metodudur.

Geleneksel olarak boynuzla yapılan hacamat, günümüzde cam kupalar veya vakum setleri yardımıyla yapılmaktadır. Kullanılan tüm malzemenin, tek kullanımlık olmasına da çok dikkat edilmelidir.Hacamat tedavisi bir nevi cerrahi müdahaledir. Kime ve nasıl yapılacağı tüm tedavi metodlarında olduğu gibi doktor tarafından belirlenmelidir.

Uygulamayı, doktorun yada doktor kontrolünde sağlık personellerinin yapması gereklidir.

Genelde sırt bölgesinden uygulama yapılsa da yaptıran kişinin hastalığına, şikayetine göre baş bölgesi ve vücudun diğer akupunktur noktalarına da uygulanabilir. Ancak uygulama yapılacak bölge doktor tarafından belirlenmelidir.

Herhangi bir rahatsızlık yoksa , detoks amaçlı, hastalıklardan korunmaya yönelik yaptırılacaksa, sünnet olan, tavsiye edilen mevsim , ay ve hafta günlerine riayet etmek hacamatın faydasını arttırma anlamında önemlidir.

Hacamat ,mevsim olarak ilkbahar ve sonbahar da ,ay günleri olarak hicri ay’ ın 14 – 28 arasındaki tekli günlerde (15, 17 19, 21, 23, 25 gibi..) yaptırılması daha uygun olur. Bu takvime uyulması ayın denizlerde gel-git hareketlerini yapabilen yeryüzündeki çekim gücünün etkisinden faydalanılmasını sağlar. Herhangi bir rahatsızlık açısından yaptırılıyor ise mevsim veya ay günlerine bakılmaksızın en kısa zamanda yapılması gerekir.

Bu konuda sadece hafta günlerine dikkat edilebilir. Hacamat, ilkbahar ve sonbaharda olmak üzere yılda iki sefer yaptırılması tavsiye edilir.

Hacamat olacak kişilerin kan sulandırıcı ilaç, aspirin kullanmıyor olması gereklidir. Tedaviye gireceklerin çok aç veya çok tok olması da uygun değildir. Tedavi öncesinde ve sonrasında 1’er gün boyunca hayvansal gıdalardan kaçınılması ve bol sıvı tüketilmesi tavsiye edilir.

Hacamat ağrısız, acısız, yatak istirahatsiz, iş gücü kaybı olmadan tatbik olunan bir tedavi metodu olup , hastalıklardan korunmanın ve sağlıklı yaşamanın yoludur.

Hacamatın Genel Faydaları Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, vücuda direnç kazandırarak hastalıklardan korur. Kanda birikmiş ağır metal ve toksinlerin atılmasını sağlar.

Kan üretimi ile görevli organları uyarır, kan dolaşımını ve metabolizmayı düzenler. Ağrıların giderilmesi ve ödem çözülmesinde etkilidir.

Migren, bel-boyun fıtıkları, eklem ağrıları, karaciğer sorunları, kalp hastalıkları, psikolojik hastalıklar, unutkanlık, göz problemleri, kronik yorgunluk, tansiyon gibi bağışıklık sistemine bağlı tüm kronik hastalıkların tedavisinde başarıyla uygulanır.

Hacamatın Ve Kupa Tedavisinin Faydaları Vücuttaki kirli kanın dışarı atılması ve kan fazlalığından dolayı meydana gelen hastalıkları gidermek amacıyla uygulanan kan aldırma yönteminin birçok faydası vardır. Kan dolaşımını uyarır Kan deri yoluyla doğrudan detoksifiye edilir.. Bu tedavi detoks için en hızlı ve güvenilir bir yoldur. Metabolik atıkları kaldırmak için dokulara yardımcı olur ve doku ve metabolizmayı uyarır.

Hormon atılımını ve fonksiyonunu dengeler. Daha fazla oksijenle, hormonlar ve yerel doku ve eklemler için gerekli enzimleri sağlar. Lenf sistemini harekete geçirir. Kan ve ilgili organlara lenf akışını artırır, uyarır ve fonksiyonları güçlendirir.

Beyindeki kimyasal maddeler tarafından anksiyete, stres ve depresyonu azaltabilir. İltihaplı alanlardan durgunluk ve tıkanıklığı giderir ve çevresinde asidik kanı çeker. Kırmızı ve beyaz kan hücrelerini artırır. Alkalin veya tarafsız içine asidik kan değiştirir. Kas spazmlarını, sertleşme veya kaslardaki doku sertliğini giderir.

İlaçların istenmeyen yan etkilerini azaltır kendi kalıntılarını kaldırır ve ilaç toksisitesi riskini azaltır. Yukarıda saydığımız özellikleriyle, toplam organizmanın bağışıklık ve esneklik ve iyileşmesinde etkin rol alır.

Proloterapi nedir?

Proloterapi, zayıflamış, aşınmış veya hasar görmüş tendon, bağ ve eklemlerin yenilenmesini sağlamak için enjeksiyon yöntemiyle uygulanan tamamlayıcı bir tedavi türüdür. Proloterapi sırasında proliferatif yani hücre ve doku yenileyici solüsyonlar enjete edilmektedir. Dekstroz veya mannitol gibi doğal şekerden elde edilen maddeler gereken yerlere uygulanır. Eklemlerde, tendon ve ligamentlerin kemiklere yapışan yerlerinde yangılar oluşturan bu maddeler bu dokuların güçlenmesini ve yenilenmesini sağlamaktadır. Örneğin proloterapi diz üzerindeki sorunlarda da kullanılmaktadır.

Proloterapi hangi hastalıklarda uygulanır?

Tendon, kas ve bağ problemlerinde, diz, kalça ve parmak artritinde, dejeneratif disk hastalığında, fibromiyaljide, bazı baş ağrısı türlerinde, menisküs, tenisçi dirseği, donuk omuz, omuz sıkışması, skolyoz, morton nöroması, karpal tünel sendromu, spor yaralanmaları, burkulma ve zorlanmalarda, gevşek eklemlerde kullanılan proloterapi uygulaması sayesinde yapılan enjeksiyonların ağrıları hafifletildiği de iddia edilmektedir. Ancak çalışmalarca tam olarak ağrı kesici olduğu ispatlanmış değil.

Proloterapi nasıl uygulanır?

Proloterapinin de enjeksiyon yöntemlerinden fazla bir farkı bulunmamaktadır. Onarıcı maddeler içeren bir solüsyon hastalığın bulunduğu noktaya enjekte edilir. Uygulama yapılacak bölge öncelikle MR, bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme yöntemleriyle değerlendirilir. Sonrasında enjeksiyonun yapılacağı noktalar işaretlenir. İşlemden önce enjeksiyon yapılacak bölge temizlenir, ayrıca ağrıyı azaltmak için lokal anestezik kremler uygulanır.

Eğer hastalar şiddetli bir ağrı hissederse sedasyon da uygulanabilir. Sonrasında onarıcı maddeler içeren solüsyonlar enjekte edilir. İşlem öncesi ve sonrasında ağrı kesici kullanılmaz. Bu vücudun kuvvetli bağışıklık yanıtı oluşturması için gereklidir. Uygulama öncesinde belirli bir süre antiinflamatuar ilaçların kullanılmaması gerekir. Bunun yanında kan sulandırıcılar da bırakılmalıdır. İlaçlarla ilgili net bilgi doktor tarafından verilir.

Proloterapi hakkında sık sorulan sorular Proloterapi riskleri nelerdir?

Proleterapiyi uygulayan hekimin tecrübesi çok önemlidir. Yeterli deneyim ve eğitime sahip olan doktorlarla proloterapi güvenli bir uygulamadır. Bununla birlikte bir maddenin eklem içine enjekte edilmesiyle ilgili olabilecek riskler ortaya çıkabilir. Bu olumsuz etkiler şöyle sıralanabilir:

Ağrı, sertlik Kanama Morarma ve şişme Enfeksiyon Alerjik riskler Uygulanan proloterapinin tipine göre de daha az görülen yan etkiler şöyle olabilir:

Baş ağrısı Omurilik ya da disk yaralanması Sinir, bağ ya da tendon hasarı

Proloterapi ne kadar sürer?

Proloterapi tedavisi hazırlık süreci dahil yaklaşık 30 dakika sürmektedir. Uygulama bitiminde hekim tedavi edilen bölgelere 10-15 dakika kadar buz veya ısı paketleri uygulayabilir. Bu süre içinde hasta dinlenmektedir.

Proloterapi sonrası iyileşme süreci nasıl olur?

İşlemden hemen sonra uygulama bölgesinde bir miktar şişlik ve sertlik görülebilir. Pek çok kişi morarma, şişme ya da sertliğin bir hafta kadar devam etse de hastalar uygulamanın bir gün sonrasında normal gündelik aktivitelerine devam edebilmektedir.

Proloterapiden sonra hangi durumda yardım alınmalı?

Eğer şiddeli ve gittikçe kötüleşen ağrı, şişme veya her ikisi birden olursa, ateş yüksekliği mevcutsa hemen acil yardım alınmalıdır. Çünkü bu bir enfeksiyon belirtisi olabilir.

Proloterapi fiyatı nedir?

Proloterapi fiyatları uygulanacak merkezden öğrenilebilir.

Proloterapi kaç seans yapılır?

Proloterapi hastalığın durumuna göre 3 ila 6 ay arasında birkaç seans halinde yapılabilir.

Proloterapi kimlere uygulanmaz?

Herkes bu prosedüre uygun olmayabilir. Örneğin kronik bazı hastalıkları olan kişiler bu uygulamadan fayda görmeyebilir. Bu durumda hekim farklı alternatif tedaviler önerir.

Mezoterapi Latince olan “meso” ve “terapi” kelimelerinden türetilerek oluşan bir kelimedir. Kelime anlamı olarak “orta tedavi” anlamına gelen mezoterapi bir estetik tedavi şeklidir.

Cildin orta tabakasına, akupunktura benzeyen bir yöntem olarak iğne kullanılarak yapılan bir işlemdir. İğneler yardımı ile cildin orta tabakasına aminoasit, mineral, enzim ve vitaminlerin bazen tek başına bazen de birbirleri ile karıştırılarak enjekte edilmesi işlemine mezoterapi denilmektedir.

Yasal olarak 18 yaşını doldurmuş bütün sağlıklı bireylere mezoterapi uygulaması yapılabilmektedir. Ancak mezoterapinin uygulanamayacağı bazı rahatsızlıkları bulunan ya da uygulamanın yapılmasına engel teşkil eden durumları bulunan kişiler de bulunuyor.

Mezoterapinin oldukça geniş uygulama amacı ve uygulama bölgesi bulunuyor. Kişinin sağlık durumu, yaşı, fiziksel özellikleri, ihtiyaç durumu gibi çeşitli faktörler mikroenjeksiyon uygulaması ile enjekte edilecek içeriği değiştiren durumlardır. Kişiye özel olarak tedaviler yapılmaktadır.

Manuel Terapi Nedir?

Manuel terapi herhangi bir cihaz ya da makineye kullanmaksızın sadece elle uygulanan bir fizik tedavi şeklidir. Manuel terapide uygulayıcılar, kas spazmı, kas gerginliği ve eklem disfonksiyonunun neden olduğu ağrıları azaltmak için bölgedeki eklemleri manipüle etmek ve kas dokusunda baskı yapmak için yalnızca ellerini kullanırlar.

Manuel Terapi Kimlere Uygulanabilir?

Manuel terapi, bazı kas-iskelet yapısında yeterli hareket kabiliyeti ve hareket alanı olmayan eklem rahatsızlıkları olan kişilerin tedavisinde yardımcı olabilir. Bu rahatsızlıklar kişide ağrı ve işlev, duruş ve hareket değişikliğine neden olabilir. Manuel fizik tedavi, hastanın acı çekmeden daha doğal hareket etmesini sağlamak için eklemlerin hareketliliği kuvvetlendirmek ve kas gerginliğini azaltmak için kullanılır.

Manuel terapi; sakroilyak eklem disfonksiyonu, kronik bel ağrısı, yumuşak doku yaralanmalarından kaynaklanan akut sırt ağrısı, sırt kası gerginliği gibi eklem sorunları ve bağ çekilmelerinin tedavisinde kişilere rahatlama sağlayabilir. Manuel terapinin ardından kronik bel ve sırt ağrısı olan hastaların tedavisinde etkili olduğu görülmektedir. Manuel fizik tedavi teknikleri çeşitli uygulamaları içerir:

Masaj da dahil olmak üzere yumuşak doku ve kaslara basınç uygulanır. Uygulanan bu basınç kasları rahatlatır, dolaşımı artırır, hasarlı dokuyu parçalamaya yardımcı olur ve yumuşak dokulardaki ağrıyı azaltır. Farklı hızlarda (yavaştan hızlıya) hareketler içeren mobilizasyon / manipülasyon yöntemi kemik ve eklemleri bükmek, çekmek veya kuvveti itmek (hafiften kuvvetliye) ve germek (‘genlik’ olarak adlandırılır) için kullanılır.

Fitoterapi nedir?

Fitoterapi, köken olarak Antik Yunanca’daki bitki (fito) ve tedavi (terapi) sözcüklerinin birleştirilmesinden meydana gelmektedir. Bitkilerle tedavi anlamına gelen fitoterapi en eski tıbbi tedavilerden biridir. Fitoterapi geleneksel Avrupa natüropatisinin ve geleneksel Çin tıbbının önemli bir parçasıdır. Yüzyıllar boyunca gelişen fitoterapi, şifalı bitkileri hem geleneksel hem de modern ekstraksiyon yöntemlerini kullanarak pratik ve etkili ürünler şeklinde uygulanır.

Bitkisel ürünlerde zayıflama ilaçlarından, aktarlarda satılan karışımlara, zayıflama çaylarına kadar çok geniş bir pazar söz konusudur. Birçok bitkisel kaynaklı ürünler yıllardır kullanılmakta ve yararlı olduğu bilinmektedir. Bununla beraber bazı bitkisel ürünler kullanıcılar üzerinde ciddi yan etkilere neden olabilmektedir.

Bitkisel ürünler ilaçlardan daha güvenli şeklindeki düşünce doğru bir yaklaşım değildir. Bu bağlamda fitoterapi mutlaka uzman bir doktor kontrolünde gerçekleştirilmelidir.

Fitoterapi nasıl uygulanır?

Fitoterapi uygulamaları kişiye göre değişim gösterir. Her hastanın genel sağlık durumu, vücut yapısı, hastalık derecesi farklı olabildiğinden kişiye özel tedavi planı çıkarılmaktadır. Nitekim bitkilerle tedavi anlamına gelen fitoterapi uzmanlık gerektirir. Fitoterapi, rasyonel, kanıta dayalı, allopatik bir tedavi yöntemidir. Fitoterapide biyolojik etki/etkilerden hangi etken madde/etken madde grubunun sorumlu olduğu bilinmektedir.

Bazı bitkilerin tıbbi faydaları şu şekildedir:

Ozon , Mezo Ve Prolo terapi Uzman Doktorları

Uzmanlarımızla iletişime geçin